"Delilik, aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir."

Albert Einstein

TR.Web 2.0 Görünümlü 1.0

Türkiye’ye özgü sosyal medya tabanlı pazarlama iletişimi

Türkiye’de raflarda duran yabancı kitaplara bakarsak, tüketicinin kral olması gereken bir pazarlama evreni içerisindeyiz. Özellikle yabancı yayınlar, bu yayınların Türkçe çevirileri, pazarlama alanında yazanların ya da fikir emekçilerinin yazdığı kitaplar, makaleler de bunu doğrular nitelikte.

Ben Türkiye’de müşterinin kral olduğuna inanmıyorum. Yazılanlar ve çizilenlerin iyi niyetten öteye geçmediğini düşünüyorum. İtirazım müşterinin kral olup olmaması gereğinden ziyade, müşteriye krallığın verilip verilmediği ile ilgili. Türkiye’deki pazarlama dünyasında krallığı bırakın demokrasiden bile söz edilemez ne yazık ki. Daha da ileri gitmek gerekirse Türkiye’de zihinsel devrime ayak uyduran iletişim profesyonellerinin sayısı çok az.

İsterseniz dayanaklarımı da paylaşarak bu görüşümü detaylandırayım. Biliyorsunuz web 1.0’ın varlığını web 2.0’ın ne olduğunu öğrenince öğrenmiş olduk. Pazarlama iletişiminde teknolojik tanım atlamasına maruz kaldık. İnternet teknolojilerine ve anlayışına karşı duruşumuz devam ediyor. Bizler gelişmeleri kendimize uydurmaya çalışıyoruz.

Son günlerdeki paylaşılan sosyal medya kullanım istatistiklerine göre markalar bu alana çok daha fazla yatırım yapmaya başlamış durumda. Her gün facebook ya da twitter’da bir marka daha kurumsal hesaplarını açtığını duyuruyor. Buraya kadar aslına bakarsanız bir sorun yok. Hatta pazarlama planlarının içerisinde sosyal medyanın olması çok sevindirici. Sorun sosyal medyada yer alan hesapların nasıl kullanıldığı ile ilgili.

Markalar, kurumlar ya da hizmet üretenler sosyal paylaşım sitelerinde müşterilerin beklentilerini anlamaya yönelik bir arayış içerisinde değiller. Ana hedef marka ile ilgili verebileceğiniz kadar çok mesajı verebileceğiniz kadar çok kişiye iletmek üzerine kodlanmış durumda. Sadece iletmek istediğiniz bir mesajınız olduğunda kontrol edilen bir hesabınız var. Ya da en fazla kendi hesabınızı kontrol etmenin yeterli olacağını düşünüyorsunuz. Zaten facebook sayfanız gün boyunca önünüzde açık ve olumsuz ya da ilgisiz bir bilgi giren olduğunda zaten hemen müdahale ediyorsunuz.

Bu portreye uyanlar, kaybeden pazarlama profesyonelleri içerisinde ilk sıradaki yerlerini sağlamlaştırıyorlar. Ekonominin yaratıcı bölümüne çalışmamanın bu dönemde intihar ile eşanlamlı olduğunu bilmiyorlar. İşin daha da vahim boyutu, sosyal medya ajansları bu gelip geçişi sosyal dalgalanma içerisinde kendilerinden istenilenlerin en iyisini yapmaya çalışma gayreti içerisindeler. Marka vaatlerini kontrol eden yok, iletişim hedeflerini gözden geçiren yok. İletişim zaten tek yönlü, karşılıklı hale getirme çabası içerisinde olan yok. Facebook zaten herkes için yeni promosyon mekanı ve eskiyen advergame uygulamalarının tozunun alınarak kullanıcılara doğru itelendiği bir mecra haline gelmiş durumda. Bunun adı belki de TR.Web 2.0 Görünümlü1.0 … Yerli tabletlerimizi henüz  üretemedik ama kendimize özgü sosyal medya tabanlı pazarlama iletişimi geliştirdik. İşin ilginç tarafı alan memnun, satan memnun. Peki diyeceksiniz ki bu işi hiç mi iyi yapan yok. Var tabi ki, olmaz olur mu. Onlar atlarıyla Üsküdar’ın dışına çoktan çıktılar.

Burada çuvaldızı pazarlama profesyonellerine değil iletişim profesyonellerine batırmak istiyorum. Sosyal medyadan uzak durarak ve 10 yıl önce söylenenleri söylemeye devam ederek hem mesleğimize hem de müşterilerimize haksızlık ediyoruz. Neler yapılması gerektiğini bir sonraki yazımda paylaşmak istiyorum.